Aydın MERTAYAK

Tarih: 16.10.2024 10:05

Sıvı İnsanlar: Toplumun Gölgesindeki Şekilsiz Varoluş

Facebook Twitter Linked-in

Dünya sürekli değişen bir yörüngede dönerken, insanlık da bu akışa ayak uyduruyor. Ancak bu dönüşüm bazı insanlar için çok daha derin bir boyut kazanıyor. Girdiği kabın şeklini alan, yani çıkarlarına göre şekillenen bireyler: "Sıvı İnsanlar."

Sıvı insanlar, çevrelerinden etkilenir, ama bu etki, ahlaki bir duruş veya ilkeli bir seçimden kaynaklanmaz. Onlar için temel dürtü, toplumun onayını almak ve kişisel fayda sağlamaktır. Bu insanlar, ilgi görmek için her türlü formu alabilir; dün söylediklerinin tam tersini bugün rahatça savunabilirler. Dünü unuturlar, bugünü ellerinde tutmaya çalışırlar ve geleceği yalnızca çıkarlarıyla ilişkilendirirler.

Sıvı insanların en büyük özelliklerinden biri, amaçlarının toplumsal fayda yerine bireysel çıkarlarına hizmet etmesidir. Bir toplumun yararına olabilecek bir karar bile, onların gözünde önemsizleşir eğer kişisel kazançları yoksa. Kimi zaman ideolojik bir liderin savunucusu, kimi zaman bir iş çevresinin vazgeçilmezi olurlar. Ama bu kişilerin ideolojilerle ya da aidiyetlerle gerçek bir bağları yoktur; bağları çıkarlarıyla, toplumsal algıyla sınırlıdır.

Bu insanlar toplum için ne kadar tehlikeli olabilir? Fikirler, inançlar ve ahlaki duruşlar bir toplumun omurgasını oluştururken, sıvı insanlar bu omurgayı esnetmeye, kırmaya meyillidir. Onları ikna etmeye çalışmak bir zaman kaybıdır; çünkü bağlı oldukları hiçbir ilke yoktur. Bir gün bir davayı savunurken, ertesi gün onun zıddını savunabilirler. Burada önemli olan, içine girdikleri kabın şeklidir; ne kadar büyük, ne kadar parlak olduğu değil, kendi faydalarına ne kadar hizmet ettiği.

Bu yüzden sıvı insanlarla mücadelenin en etkili yolu, onları yok saymaktır. Onları ikna etmeye çalışmak yerine, onlara değer vermemek gerekir. Çünkü sıvı insanlar ilgiyle beslenir; dikkat çekmediklerinde anlamlarını yitirirler. Tıpkı şekilsiz bir sıvının bir kaba ihtiyaç duyduğu gibi, sıvı insanlar da ilgiye ve dikkate muhtaçtır. Onları bu besinden mahrum bıraktığınızda, varlıkları anlamını yitirir.

Sonuç olarak, sıvı insanlara karşı toplumsal bir duruş sergilemek, onların gücünü elinden almanın ilk adımıdır. Duruşu olan, değerlerine sahip çıkan bireyler, bu sıvı insanları toplumun dışına itmek zorundadır. Yoksa toplumsal erozyon, kaçınılmaz bir biçimde bizi de içine çeker.

Filistin'de, Gazze'de, Lübnan'da şehit olan masum çocuklara ilgisiz kalan "Sıvılara" İthafen


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —