Tahir ORHAN

Tarih: 08.04.2017 15:23

RİZE'DEKİ HEYKEL VAKASI ÜZERİNE

Facebook Twitter Linked-in

                Bazı geri kafalıların, “heykel gömüldü” “heykeli toprağa gömmüş bir ülkeyiz, gelecekte kazı yapacaklar heykel çıkaracak” gibi sözler söylese de heykelin, kaldırıldığı, yıkıldığı, gömüldüğü yok. Sadece yeri değiştirildi. Ama bazı ahmakların çanak tutmasıyla, yine başka bazı ahmakların feveranıyla tüm Türkiye’ye öyle bir algı sunuldu. Oysa eski Hükümet Konağı önündeki alanda mahzun duran heykel, oraya göre daha cıvıl cıvıl, üstelik bütün resmi birimlerin bulunduğu ve yeni miting alanlı olarak belirlenen yeni Hükümet Konağının önüne taşındı. Heykelin oraya dikilme çalışmalarını, geçen hafta sonu bizzat yerinde gördüm.

                Asıl sorun ne biliyor musunuz? Ülkenin sırat köprüsünden geçtiği bu günlerde böyle bir eylemin yapılması ve bu eylemin asıl mimarı olan Rize Belediye Başkanının, çıkıp bunu doğru dürüst anlatamamasıdır.

                Türkiye’de başka hiçbir işi yokmuşçasına bu tür işleri kovalayan, boş ama boş olduğunun farkında olmayan o kadar kof insan var ki, bir kaşık suda fırtına kopardılar.

                Anlı şanlı yazarlar, kalem erbabı, oturmuş araştırmadan, soruşturmadan yazılar yazdılar. Kimi Rize’yi aklamaya, kimi de iyice paklamaya çalıştı. Ama hiç kimse, benim geçen hafta sonu yaptığımı yapmadı ve gidip Rize’de neler olduğunu öğrenmedi.

                Ha, heykel oradan kaldırılmayabilir miydi, o alanda düşünülen proje bir başka yerde yapılamaz mıydı gibi sorular sorabilirsiniz. Sorun, canımı yiyin. Ama öyle olmadı. Kimi eski sol tüfekler hemen kaleme sarıldı, kimileri de sahada veryansın etti. Rize’yi, Rizeliyi hiç tanımayan kuru kalabalıklar ise, artık Rize Çayı içmeyeceğini söyleyerek, bir nevi Rizelileri cezalandırma yolunu tercih etti. Önce onlara cevap vereyim: “İçmeyin kardeşim Rize çayı içmeyin. Sizin ağızlarınıza zaten yakışmaz o çay. Gidin Doğulunun kaçak çayını, Seylan’dan gelen ilaç kokulu çayı için ama Rize Çayı içmeyin. Çünkü dünyada bitkisine hiçbir ilaç vurulmayan ve üretim aşamasında hiçbir katkı maddesi kullanılmayan tek çay olan Rize çayını, yani Türk çayını içmek, sizin edepten nasibini almamış dudaklarınıza yakışmaz.

                Rizeliye önyargılarla yaklaşan ve Rize’yi hiç bilmeyenlere de şunları söylemek isterim. Bazı zeka yoksunu kimselerin düşündüğü gibi Rize, bir Laz memleketi değildir. Evet Rize’de, Kuzey Kafkasya kökenli insanlar yaşamaktadır ve birkaç yüz kelimeyi geçmeyen bir dilleri vardır ama bu sayı yüzde 15 - 20’leri geçmez. Rize’nin doğusundaki ilçesi Çayeli’nin Melyat, yani Pazar sınırından itibaren, Ardeşen, Fındıklı, içerdeki ilçeleri Hemşin ve Çamlıhemşin’de yaşar Lazlar. Üstelik bu Lazlar, ayrılıkçı da değillerdir. Büyük çoğunluğunu Çepnilerin oluşturduğu Rizeliler, memleketlerine ölümüne bağlı, tarihin derinliklerinden gelen insanlardır ve tabiatın onlara bahşettiği tez canlılıklarının yanında kadife gibi yürekleri vardır. (Yıllar önce Ankara’dan Rize’ye yaptığım bir otobüs seferinde, kolundaki atmacayı ürküttüğümüzü düşünüp bize kızan o Atmacacı hariç…)

                Kısaca dostlar, Rize’deki Atatürk heykeli yıkılmadı, yeri değiştirildi. Üstelik bu ikinci değiştirmeydi. Tek fark, ilk değiştirmede iktidarda bu hükümetin olmamasıdır. Eğer Rize Belediye Başkanı Reşat Kasap, daha şeffaf, daha net olabilseydi bunlar yaşanmayacaktı. Profesör Reşat Kasap, bazılarının dediği ve yazdığı gibi cahil bir adam da değildir. Birkaç yıl önce Gazi Üniversitesinde rektör adayı olmuş İstatistikçi bir bilim adamıdır. Ha, biz o anlamda cahil demedik, Atatürk konusunda cahil dedik diyorsanız o da sadece sizin takdiriniz olur.

                Yine de, bu zamanda yapılmasaydı iyi olurdu ama dediğim gibi beyler rahat olun. Bu bir kaldırma, tarihçi Mustafa Armağan’n dediği gibi bir gömme değil, yer değiştirmedir ve yeni yerine  çok da yakışmıştır vesselam…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —