Her gün yeni bir mücadeleyle uyanıyoruz. Kimi zaman küçük, kimi zaman büyük sorunlar, karşımıza engeller çıkarıyor. Bu engellerin bazıları dışsal, bazıları ise içsel oluyor. İşte bu noktada, hayatta kalmak bir devrim haline geliyor. En güzel devrim, her şeye rağmen yaşamaktır.
Yaşam, bize sunulmuş en büyük armağan. Ancak bu armağanı korumak ve ona değer katmak, kendi içsel devrimimizi gerçekleştirmekle mümkün oluyor. Toplumda ve dünyada yaşanan zorluklara rağmen, yaşamı sevmek ve onu dolu dolu yaşamak, bir başkaldırıdır. Pes etmeyi reddetmek, her sabah yeniden başlamak ve umutla yola devam etmek, bireysel bir devrimdir. Bu devrimin en önemli silahı ise, şüphesiz ki gülmektir.
Gülmek, her karanlığa şafaktır. Zor anlarda yüzümüze yerleşen bir tebessüm, sadece ruhumuzu değil, çevremizi de aydınlatır. Karamsarlığın, umutsuzluğun ve mutsuzluğun karşısında, gülmek bir direniş biçimidir. Gülmenin bulaşıcı gücü, bir zincirleme reaksiyon gibi, etrafımızdaki insanları da etkiler. İçinde bulunduğumuz toplumun moralini yükseltir, umut verir.
Peki, nasıl gülümseriz bu kadar karanlık arasında? Aslında, bu sorunun cevabı basit ama bir o kadar da derindir: Anı yaşamak ve küçük şeylerden mutlu olmayı öğrenmek. Bir çiçeğin açması, bir dostun sıcak selamı, çocukların neşesi, doğanın güzellikleri... Hayatın küçük mucizeleri, bize gülümsememiz için sayısız neden sunar. Bu küçük mutlulukları görmezden gelmek yerine, onları fark etmek ve değerini bilmek, yaşamın kalitesini artırır.
Karanlık anlarda gülümsemek, sorunların yok olduğu anlamına gelmez. Ancak, gülümsemek, bu sorunlarla başa çıkma gücümüzü artırır. Umudumuzu diri tutar ve bizi mücadeleye devam etmeye teşvik eder. Çünkü biliyoruz ki, her gece karanlıktır ama her sabah bir şafak vardır. Gülümsemek, bu şafağın habercisidir.
Sonuç olarak, en güzel devrim, her şeye rağmen yaşamaktır. Yaşamın içindeki güzellikleri fark etmek ve onları kutlamak, hayatın en büyük başkaldırısıdır. Ve bu başkaldırının en güçlü aracı, gülmektir. Her karanlığa şafak olan gülüşümüz, hem kendi ruhumuzu hem de çevremizi aydınlatır. Unutmayalım ki, yaşam bir armağandır ve bu armağanı gülümseyerek karşılamak, devrim niteliğinde bir eylemdir.
Her yeni gün, bize gülmek ve yaşamak için yeni bir fırsat sunuyor. Gelin, bu fırsatları değerlendirelim ve hayatın devrimini hep birlikte kutlayalım.
Aydın Mertayak