Tarih: 22.12.2023 13:40
Pasalet (Aksu Mahallesi) Camii Vakfı
Halk arasında “hayır kurumu” olarak bilinen vakıflar, İslâm hukukunda kişinin kendi mülkiyetinde olan birtakım malları, ebedî olarak insanların istifadesine sunmasıdır. Bu ifadeden anlaşıldığına göre vakıf, hukukî bir akit olup bununla bir kimsenin, Allah’a yakın olma gayesiyle menkul veya gayrimenkul emlâkini dinî, hayrî ve sosyal bir gaye için ebedî olarak tahsis ettiği anlaşılır. İnfak ve sadaka-i cariye düşüncesinin ürünü olan vakıftan gaye, Allah’ın rızasını kazanmaktır.
Varlığı İslâm öncesi dönemlere kadar uzanan vakıf müessesesi, asıl gelişimini İslâm dini ile kazanmıştır. İslâmiyet’te ilk vakıf, Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (s.a.v.) tarafından kurulmuştur. Peygamberimiz Hayber’in fethinden sonra hissesine düşen oldukça değerli bir araziyi Ashâb-ı Suffe veya Medine fukarası için vakfetmiştir. Peygamberimizin tavsiyesi üzerine Ashâb-ı Kiram’dan da birçok kişi vakıf yapmıştır.
Pasalet (Aksu Mahallesi) Camii Vakfı: Pasalet Camii, kayıtlarda Hacı Mahmud adlı hayırsever tarafından inşa edilen cami-i şerif olarak geçmektedir.Bu caminin tespit edilen ilk imam, hatip ve mütevellisi Mevlânâ Abdülkerim Halife’dir. Bu vazifeler kendisine günlük üç akçe ile Kasım 1696’de tevcih edilmiş ve beratı verilmiştir.Caminin beratı 1730-1731’de yenilenmiştir.
Nisan-Mayıs 1740’de caminin imamlık, hatiplik ve mütevelliliğiMehmed’e tevcih edilmiştir.Ağustos-Eylül 1758’de beratı yenilenen Mehmed b. Ahmedçocuksuz olarak vefat edince görevler Haziran-Temmuz 1767’de günlük bir akçe ile Mehmed b. Hasan’a tevcih edilmiştir. Mehmed’in vefatıyla boşalan görevler Şubat-Mart 1773’da oğlunun oğlu İsmail b. Ahmed’e verilmiştir.İsmail’in ölümünden sonra göreve Haziran-Temmuz 1784’de Mehmed b. Hasan getirilmiştir.Köyün eski sâkinlerindenKakyanoğlu ailesinden olan Mehmed’in nesli bundan sonra uzun yıllar bu camide dini hizmette bulunmuştur. Mehmed’in de vefatıyla görev Haziran-Temmuz 1813’de oğlu Molla Mustafa’ya tevcih edilmiştir.
25 seneye yakın görevde bulunan Mustafa’nın vefatından sonra 25 Mayıs 1836’de görev büyük oğlu İbrahim’e verilmiştir.İbrahim Efendi 1842 yılında bilfiil caminin beratlı hatibi bulunuyordu.
İbrahim Efendi’nin vefatı üzerine görevin büyük oğlu Hüseyin Efendi’ye tevcihi düşünülmesine karşı Karadere nahiye merkezindeki camide görevli olması sebebiyle bundan vazgeçilmiş ve görev küçük kardeşi Süleyman Efendi’ye tevcih edilmişti. Gerekli işlemler yapılıp Süleyman Efendi’ye berat yazılmışsa da henüz eline ulaşmadan vefat edince vazifelerin Süleyman Efendi’nin oğlu Ali Osman’a tevcihi gündeme gelmişti. Onun ise bu işe ehil olmaması sebebiyle köyün ileri gelenlerinden yedi kişi (Kâmiloğlu Hüseyin b. Yunus, Feyizoğlu Mehmed b. Dursun, Kamiloğlu Ömer b. Dursun, Turaboğlu Salih b. İbrahim, Kâmiloğlu Süleyman b. Dursun, ? oğluMehmed b. Hacı Mustafa, Yazıcıoğlu Ömer b. Hasan) dilekçeyle müracaat ederek vazifenin 22 Aralık 1911 tarihinde aynı akrabadan KakyanoğluMehmed Efendi’ye tevcih edilmesini talep etmişlerdi.Yapılan imtihanda Mehmed Efendi’nin bu işe ehil olduğu anlaşılmakla 13 Ocak 1913’de beratı yazılmış ve görevler Mehmed Efendi’ye verilmiştir.
1842-1843’de cami vakfının 1000 kuruş parası vardı. Bu dönemde caminin hüccetli mütevellisi Kâmiloğlu Ali idi.
Yazar/Haber : İshak Güven Güvelioğlu
Karadereden Kalkandereye Kitabında İlçemize ait ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.
https://www.kitapyurdu.com/kitap/kalkandere-karadereden-kalkandereye-tarih-halkiyat-ve-sahsiyetler/655572.html&filter_name=karadereden+kalkandereye
İshak Güven Güvelioğlu
RİZE ARAŞTIRMALARI VAKFI
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —