OSMANLI DÖNEMİ KALKANDERE VAKIFLARI " Merkez Cami Vakıfları "
OSMANLI DÖNEMİ KALKANDERE VAKIFLARI " Merkez Cami Vakıfları "
OSMANLI DÖNEMİ KALKANDERE VAKIFLARI
İshak Güven Güvelioğlu
Halk arasında “hayır kurumu” olarak bilinen vakıflar, İslâm hukukunda kişinin kendi mülkiyetinde olan birtakım malları, ebedî olarak insanların istifadesine sunmasıdır. Bu ifadeden anlaşıldığına göre vakıf, hukukî bir akit olup bununla bir kimsenin, Allah’a yakın olma gayesiyle menkul veya gayrimenkul emlâkini dinî, hayrî ve sosyal bir gaye için ebedî olarak tahsis ettiği anlaşılır. İnfak ve sadaka-i cariye düşüncesinin ürünü olan vakıftan gaye, Allah’ın rızasını kazanmaktır.
Varlığı İslâm öncesi dönemlere kadar uzanan vakıf müessesesi, asıl gelişimini İslâm dini ile kazanmıştır. İslâmiyet’te ilk vakıf, Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (s.a.v.) tarafından kurulmuştur. Peygamberimiz Hayber’in fethinden sonra hissesine düşen oldukça değerli bir araziyi Ashâb-ı Suffe veya Medine fukarası için vakfetmiştir. Peygamberimizin tavsiyesi üzerine Ashâb-ı Kiram’dan da birçok kişi vakıf yapmıştır.
Merkez Cami Vakıfları: Karadere nahiye merkezinde Güvelioğlu Hüseyin Efendi tarafından bir medrese inşa edilmiş, hemen sonra da medresenin karşısında bir cami inşaatına başlanmıştır. Nahiye merkezi Tohli Mahallesinde bulunduğu için bu camiye dair belgelerde yer adı olarak Tohli adı kullanılmıştır. Cami inşaatı çatı seviyesine gelince 1889 yılında Hüseyin Efendi vefat etmiş, camiyi tamamlamak yardımcısı Ganiömerzade Mahmut Efendi’ye kalmıştı. 1890’da inşası tamamlanan mabed için Tohli’denTuraboğlu Hacı Süleyman b. Memiş 2000 kuruşluk bir vakıf kurmuştur.
5.10.1893 tarihinde tescil edilen vakfiyeye göre bu paranın senelik nemasından yarısı caminin imamına, diğer yarısı da hatibine verilmek üzere vakfedilmişti. Vakfın mütevelliliğini de üstlenen Turaboğlu Hacı Süleyman, vefatından sonra mütevelliliğin evlatlarından en reşit ve en salih olanına verilmesini şart koşmuştu. Vakfın kuruluşuna şahit olarak katılan kişiler Receb b. Receb, Kalpakoğlu Yunus b. Durmuş ve İslâmoğlu Cafer Ağa idi.
Turaboğlu Süleyman’ın vakfiyesini yazdırmasından bir ay kadar sonra 9 Kasım 1893 tarihinde Tohli köyünden Yamakoğlu Durali b. Osman, Süleymanoğlu Ahmed b. Mehmed, Kayacıoğlu Hüseyin b. Mustafa ile bazı kişiler Rize Vakıflar İdaresi’ne müracaat etmiş, köylerinin (Karadere’nin) nüfusunun çok olduğunu, burada cami bulunmadığından cuma ve bayram namazları için Tonik köyüne gitmekle meşakkat çektiklerini, çoğu vakitlerde ve soğuk günlerde bundan mahrum kaldıklarını beyan etmişlerdi. Bu nedenle yeni inşa edilen ve henüz berat verilmediği için mescit hükmünde bulunan mekâna minber konularak cuma ve bayram namazı kılınan camilerden olması için berat talebinde bulunmuşlardı. Bunun için Turaboğlu Hacı Süleyman’ın vakfettiği 2000 kuruşun yıllık nemasının yarısı bu caminin hatibine, diğer yarısı da imamına verilmek üzere vakfedildiğini ifade ederek hatipliğe 1846 doğumlu Kakyanoğlu Hüseyin Efendi b. İbrahim’in tayin edilmesini, bu işe ehil olup olmadığının anlaşılması için de imtihan edilmesini istemişlerdi. Hatip tayini için yapılan bu müracaattan sonra yine aynı gün imam tayini için de müracaatta bulunmuşlardı. İmamlığa tayini istenen kişi ise vakfın kurucusu Turaboğlu Hacı Süleyman’ın oğlu Tayyar Efendi idi.
Yapılan bu müracaatlar üzerine 1862 doğumlu Tayyar EfendiileKakyanoğlu Hüseyin Efendi’nin usulüne uygun olarak imtihanları yapılmış, bu işlere ehil oldukları anlaşılmakla kendilerine berat verilmesi için gerekli işlemler başlatılmıştı. Tamamlanan işlemlerden sonra 29 Mayıs 1894’da hatiplik Hüseyin Efendi’ye, imamlık da Tayyar Efendi’ye tevcih edilmişti.
Böylece Güvelioğlu Hüseyin Efendi tarafından inşaatı başlatılan ve müderris Mahmud Efendi’nin gayretiyle tamamlanan camiye, açılışından dört sene sonra 1894 yılında berat verilmişti.
Bu cami ile ilgili bir diğer vakıf da Rize Merkez’deki tüccarlardan Tatoğlu Hacı Eşref Efendi tarafından tesis edilmişti. Eşref Efendi 22 Mart 1900 tarihinde kaydettirdiği vakfiyeye göre Rize’nin Paşayan (Çarşı) Mahallesindeki dört adet gayrimenkulünden anası ve zevcesine vasiyet ettiği altı oda, iki sofa, bir mutfak ve bir mağazadan ibaret evin tamirat ve vergi gibi masrafları düşüldükten sonra kalanını onların ölümünden sonra kiraya verilerek, Karadere nahiyesindeki cami imamı ile cami bitişiğindeki medresenin müderrisine yarı yarıya verilmek üzere vakfetmişti. Vakfiyede bu durum şu şekilde ifade edilmişti:
“Karadere nahiyesinde Hükümet konağı kurbundaTohli karyesinde vâki’ cami-i şerifde beş vakit namaz eda eden imam ile cami-i şerif-i mezkûra muttasıl medresede faydalı ilimler öğreten müderris efendiye yarı yarıya verile.”
1889-1890 yılında hizmete giren bu cami doksan beş sene ayakta kaldıktan sonra 1984 yılında yıkılıp yerine çift minareli yeni bir cami inşa edilmiştir.