8885%0,24
34,30% 0,21
37,16% -0,48
3018,13% -0,06
5010,40% 0,20
İrade: Başarının ve Manevi Gücün Anahtarı
Geçenlerde Rize’de, Atatürk Caddesi’nde eve yürürken bir velimle karşılaştım. Selamlaştıktan sonra sohbet derinleşti ve velim bana çocuğunun iyi yetişmesi için tek bir tavsiye vermemi istedi. O an hiç düşünmeden ağzımdan “irade” kelimesi çıkıverdi. Altın değerinde bir kavram. Düşününce, aslında hayatın sırrı bu kavramda gizliydi. Çocuğun başarılı olması, insanın hayatta bir yerlere gelebilmesi; hepsi irade ile mümkündü. Çünkü ne kadar yetenekli olursanız olun ne kadar zeki olursanız olun, iradeniz güçlü değilse başarıya ulaşmanız zordur.
Son yıllarda toplum olarak, sanki hiçbir emek vermeden bir şeyler elde edebileceğimizi düşünmeye başladık. Çalışmadan zengin olma hayalleri kuruyor, sınavlarda başarıyı kısa yoldan arıyoruz. Ama ne hayat buna izin veriyor ne de inancımız. Kuran’da geçen, Zümer Suresi 9. ayette Rabbimiz, “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?” diye soruyor. Bu basit ama derin soruda, bilginin, emeğin, iradenin farkı ortaya konuyor. İnsanın bu dünyadaki çabasına göre karşılık göreceğini belirten ayetler, hayatın bize emek vermeden bir şey sunmayacağını açıkça gösteriyor.
İrade, aslında kaslara benzer. Ne kadar çalıştırırsanız o kadar güçlenir. Ancak, irade kasları genellikle yapmaktan hoşlanmadığımız, nefsimize ağır gelen şeylerle gelişir. Mesela oruç tutmak, sabah namazına kalkmak ya da sabahın erken saatlerinde soğuk suyla abdest almak gibi ibadetler, irademizi güçlendirir. Öğrenciler için ise bilgisayar ya da telefonla vakit geçirmek yerine ders çalışmak da bir irade meselesidir.
İnsan genellikle rahat olanı tercih eder; ancak rahatlık, uzun vadede bizi ileri götürmez. Zor olanı seçmek, nefse ağır geleni yapmak irade kaslarını geliştirir. Hayatın gerçek başarısı da burada saklıdır. Bakara Suresi 286. ayette ise şöyle buyrulur: “Allah, kişiye kaldıramayacağı yükü yüklemez.” Bu, bize karşılaştığımız zorlukların aslında aşabileceğimiz sınavlar olduğunu hatırlatır. İrademizi zorladıkça, içimizdeki gücün farkına varırız.
Emeksiz Başarı Hayali: Sokma Akıl ile Yürümez
Toplum olarak hızlı çözümler, kısa yollar arıyoruz. Sanki sınavları çalışmadan kazanabilir, hiç ter dökmeden zengin olabiliriz. Oysa bu, bir yanılsamadan ibaret. Bezirganlar, her derde deva bir vitamin hazırlıyor ve insanlar da bu çözümlere inanıyor. Fakat insan aklı bir kas gibidir; ne kadar çalıştırırsanız o kadar güçlenir. Sokma akılla, başkalarının yolunu taklit ederek başarılı olamayız. Her insanın kendi çabası, kendi emeği ve iradesi ile elde edeceği bir başarı vardır.
Çalışmadan başarı beklemek, insanı tembelliğe iter ve uzun vadede büyük kayıplara yol açar. Tıpkı Kuran’da vurgulandığı gibi, bilmekle bilmemek, emek vermekle tembellik bir değildir. Hayatın her alanında, güçlü bir irade ile hareket eden insan, hem dünya hem ahiret için önemli kazanımlar elde eder.
İrade ve Sabır: Hayatta Başarıya Giden Yol
İrade ile sabır arasında kuvvetli bir bağ vardır. Sabır, iradenin dışavurumudur. İnsan, zorluklarla karşılaştığında sabır gösterir ve bu sabır, onun iradesini güçlendirir. Al-i İmran Suresi 200. ayette ise sabır ve sebat tavsiye edilir: “Ey iman edenler! Sabredin, sebat edin…”
Sabır, irade gücünü geliştiren bir egzersizdir. Bugünün dünyasında, hemen sonuç almak isteyen insanlar için sabır göstermek zor olabilir. Ancak sabırla beklemek, iradeyi güçlendirir ve başarıyı kaçınılmaz hale getirir.
Sonuç: İradenin Gücüyle Hayatın Her Alanında Başarı
Velime verdiğim “irade” tavsiyesi, aslında hepimiz için geçerli. İnsanlar, güçlü bir irade ile nefsini kontrol edebilir, zorluklarla başa çıkabilir ve hem dünya hem ahiret için önemli kazanımlar elde edebilir. Çocuklarımızın başarılı olmasını istiyorsak, onları iradelerini güçlendirecek zorluklarla tanıştırmalıyız. Onlara, emek vermeden başarı olmayacağını öğretmeliyiz. Çünkü irade kası olmadan, gerçek başarıya ulaşmak mümkün değildir.
Aydın Mertayak