9489,83%1,30
34,54% 0,20
36,07% -0,43
2990,02% 0,96
5006,57% 1,04
Diriliş mi Çöküş mü?
21 Haziran 2024 saat 12:25'te, Rize Gülbahar Camii'nde Cuma namazındayım.
Vaizin konusu, haklar, anne baba hakkı ve komşu hakkıydı. Sakin ve etkileyici bir vaaz devam ederken, genç bir delikanlı yerinden kalkıp vaizin yanına yaklaştı ve bir kağıt uzattı.
Yerine oturduğunda, vaiz vaazın sonunda kağıdı açıp incelemeye başladı. Yüzünde acı ama hafif bir gülümsemeyle okumaya başladı: "KPSS sınavlarından 90 aldım ama mülakatta 70 alarak elendim. Tüm herkese hakkımı helal etmiyorum." Vaiz sözlerini bitirdiğinde, cemaat arasında bir uğultu yükseldi.
Cemaatteki birçok kişi bu durumu gülümsemeyle karşıladı. Kimisi bu durumun farkında değildi, kimisi ise genç adamın yaşadığı adaletsizliği anlamaktan uzak görünüyordu.
Oysa, bu genç adamın çığlığı Hz. Allah'ın kutsal mekanında yankılanıyordu. Umutsuzluk ve ızdırabı, Hz. Allah'a duyduğu şikayetle birleşmişti, ama cemaatin çoğunluğu bunu duymadı ve hissetmedi.
Hz. Muhammed (SAV), "Ey kızım Fatıma! Babam Peygamber diye güvenme, Rabbine karşı kulluk vazifeni yap. Eğer Allah'tan nefsini satın alamazsan vallahi ben bile senin namına hiçbir şey yapamam" demişti (Buharî, Vesâyâ 11; Tefsir (26) 2; Müslim, İman 348-352). Peygamberimiz, kendi öz kızına dahi iltimas geçmeyen bir örnek olarak karşımızda dururken, bizler bugün adalet anlayışımızda neredeyiz?
Bu gencin iddia ettiği haksızlık, bir ümmet olarak bizi ne kadar yaralıyor? Bu gencin davasında ne kadar haklı olduğunu bilmiyorum. Kimseyi de zan altında bırakmak istemem. Buradaki mesele gencin adalet çağrısı idi. KPSS'den 90 almış bir gencin mülakatta 70 puanla elenmesinin nedenleri mutlaka izah edilebilir şekilde açıklanmalıdır.
Zira bu durum açıklanamazsa, sadece onun değil, tüm toplumun vicdanında derin yaralar açma ihtimali yüksektir. Gençlerin umutlarını, inançlarını ve geleceklerini inşa etme yolunda devletin adalet yüzü mutlaka devreye girmelidir.
Bugün, camii cemaatinin bu olaya verdiği tepki, aslında toplumumuzun genel bir yansımasıdır. Haksızlık karşısında sessiz kalmak, hatta gülümsemek, bu durumun ne kadar içselleştiğini gösterir.
Adalet ve hak kavramları, sadece vaazlarda kalmamalı, hayatımızın her anında yaşanmalıdır. Gençlerin umutsuzluğunu ve çaresizliğini anlamak ve onların yanında olmak, bir toplumu ayakta tutan en önemli unsurlardan biridir. Hz. Muhammed (SAV)'in adalet anlayışını yeniden hatırlamalı ve yaşamalıyız. Kendi kızına dahi ayrıcalık tanımayan bir Peygamberin ümmeti olarak, adaleti her şeyin üstünde tutmalıyız. Gençlerin umutlarını yeniden yeşertmek, adalet ve hak duygusunu yeniden inşa etmek, bizim elimizdedir.
Bugün, Rize Gülbahar Camii'nde yankılanan bu sessiz çığlık, aslında hepimizin kulaklarında yankılanmalıdır. Adaletsizlik karşısında sessiz kalmamalı, her bireyin hakkını savunmalıyız. Ancak o zaman gerçek bir dirilişi yaşayabiliriz. Yoksa, çöküşümüz kaçınılmaz olacaktır.
Bu yazı, Hz. İbrahim'e su götüren Karınca'ya ithaf olunur.
**Aydın Mertayak**