9478,78%0,59
38,09% 0,16
43,24% 0,11
3954,14% 0,71
6366,96% 0,66
Beyin dediğiniz organ var ya, tam bir tembel! Ama öyle böyle değil, gerçekten tembellikte ödül alır. Tabii, bunda suçu sadece ona atmamak lazım. Sonuçta bizim memlekette bedava olan şeylerin pek de bir kıymeti yoktur. Beyin de bedava olduğu için kimse kullanmaya tenezzül etmez. Halbuki, kullanılsa neler yapmaz ki!
Gençlerimiz kitap okumak yerine sosyal medyanın parlak ekranlarına gömülmüş durumda. E, tabii, çikolata yemek varken kim karnıyarık pişirmenin derdine düşer? Beyin de aynı mantıkta işte: "En kolay ne varsa onu seçeyim" diyor. E haliyle, okumak gibi zahmetli bir iş yerine, üc saniyede beğenip geçilen, on saniyede unutulan videolar daha cazip geliyor.
Ama durun! Beyni kandırmanın yöntemleri var. Mesela tekrar! Hani şu çocukların yürümeyi öğrenirken defalarca düşüp tekrar kalkması gibi. Okuyup yazanların da tekrar tekrar denemesi gerekiyor. Ama bizim okul sistemi, hata yapmayı bir felaket gibi gördüğü için, öğrenciler korkudan parmak kaldıramıyor. Aman hoca yanlış yaparım da beni tahtaya yazıp rezil eder diye! Halbuki, hatasız insan olmaz, ama hatalarından ders almayan çok olur.
Sonra, paralellik meselesi var. Bizim beyin tek kanal değil, bir sürede bin tane şey düşünür. Mesela, çayı karıştırırken günlük ekonominin halini düşünür, bir yandan da arkadaşın borcunu ne zaman ödeyeceğini hesaplar. E, öyleyse neden öğrenme de tek kanaldan ilerlesin? Matematiğin içine biraz sanat, biraz tarih koysan ne olur? Ama yok, her şeyi sınıflandırdık, kategorize ettik, sonra da çocuklar neden dersleri sevmiyor diye düşünüp durduk.
Ve gelelim mozaiklik meselesine. Beyin dediğimiz şey, mahalledeki mozaik taşları gibi rengârenk, karmakarışık ama bir bütün. Kimisi matematikte iyidir, kimisi edebiyatta. Ama bizim sistem hepsini tek bir kalıba sokmaya çalışıyor. Sonra da "bu çocuk neden başarısız" diye şaşıp kalıyoruz.
Son sözü söyleyeyim de, bir daha sormayasınız: Beyni verimli kullanmak için önce onun bir nimet olduğunu kabullenmek lazım. Sonra da biraz gayret! Plan yapın, ama çok da takıntılı olmayın. Gerekirse planı değiştirin. Alternatifler geliştirin. Hata yapmaktan korkmayın. Yoksa, şöyle bir bakarsınız ki, bunca yıl geçmiş ve siz beyninizi bir kenarda paslandırmışsınız!
Hadi bakalım, şimdi şu yazıyı okudunuz ya, en azından beyinle ilgili bir iki şey düşünmeye başlarsınız belki! Ama olmaz, sosyal medyada kaybolmayın yine, yoksa beyin yine tatilde olur!