İnsan, toprağa yazılmış bir kelime… Rüzgârın silmeye mahkûm ettiği bir harf… Yine de, kendini muhteşem bir abide sanır. Güya kağıttan gemilerle sonsuzluğa yelken açar da, ilk fırtınada boğulan hep kendisi olur. Çünkü insanın kalbine sızan en hain virüs kibirdir.
Efendimiz (SAV) buyuruyor: "Her kimin kalbinde zerre kadar kibir varsa, o cennete giremez." Şu müthiş ikazı duyan bir mümin, titreye titreye kendine bakmalı değil midir? Yoksa nefis, ona sinsice fısıldar: "Sen mütevazısın! Sen kibirli değilsin!" Ve insan, en büyük tehlikenin içine böyle düşer: Kibrin varlığını inkâr ederek kibirlenmek!
Bugün etrafımıza bakalım: Adam, iki kelime konuştu mu âlim sanır kendini. İki kuruş kazandı mı dünyanın efendisi zanneder. Bir makam, bir rütbe kaptı mı herkese tepeden bakar. Hâlbuki Firavun’un tacı da, Nemrut’un tahtı da, Karun’un kasası da toprak oldu. Bugün başkalarına yukarıdan bakan, yarın bir kürek toprak olup gidecek.
Kibir, ruhun pasıdır. Kalbi kör eder. İnsan, hakikati göremez olur. İşte bu yüzden, azıcık ilim, azıcık mal, azıcık güzellik, azıcık yetenek insana ağır gelir. Zira mütevazı olmak için gerçekten büyük olmak gerekir. Mevlâna boşuna mı demiş: "Testi, içindekini sızdırır."
Ey nefis! Boy aynasında kendini dev gibi görsen ne çıkar? Ölüm aynasında herkes eşittir. Allah indinde üstünlük takvadadır, makamda değil. Bunu bilen insan, kibirden kaçar, tevazuda karar kılar. Yoksa gün gelir, herkesin önünde eğileceğini sandığın baş, kendi mezar taşına yaslanır.
Ve işte o an, hakikat tokadı iner:
"Küçümsediğin herkesle aynı toprağa gömüldün ey insan! Şimdi söyle, kim büyüktü?"
Aydın Mertayak
Düşünceden Kaleme: Fikirlerin Yolculuğu
Okumak, hayata anlam katmaktır.
10833,25%-0,07
36,67% 0,08
39,99% 0,28
3522,27% 0,18
5680,05% 0,19