NATO’nun tarihindeki en önemli zirvelerden biri olan Madrid Zirvesi’ni başarıyla neticelendirdik.
2010 Lizbon Zirvesi’nde kabul edilen belgenin yerini alacak olan, ittifakın gelecek vizyonunu ortaya koyan Stratejik Konsept’i kabul ettik.
İttifakımızın Ukrayna’ya desteği tamdır. Fakat bu desteği bir barış vizyonuyla birlikte ortaya koymalı, insani dramın, yıkımın ve gözyaşının bir an önce durdurulması için çaba göstermeliyiz.
Kalıcı bir ateşkesin sağlanmasına dönük diplomatik girişimlerimizi yoğunlaştırmalıyız.
Çatışmalar uzadıkça can kayıpları ve yıkım da artmaktadır. Savaşın başta enflasyon olmak üzere küresel ekonomideki olumsuz yansımalarını hepimiz hissediyoruz.
Türkiye olarak adil bir barışın kaybedeninin olmayacağına inanıyor, İstanbul Süreci’ni daha da güçlendirmek istiyoruz.
Zirvede kabul ettiğimiz Stratejik Konsept’te terörizmin en ciddi asimetrik tehdit olarak tanınması ve NATO’nun terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle mücadele yönündeki kararlılığının ortaya konulması elbette önemlidir.
Ancak bu kararlılık kâğıt üzerinde kalmamalıdır.
Fiiliyatta terör örgütleri arasında hiçbir ayrıma gidilmeden, mücadelenin tam bir dayanışma içinde sürdürülmesi zaruridir. Bu sadece bizim değil NATO’nun da meselesidir.
Masumların canları, kanları üzerinden ikbal devşirmeye çalışan cinayet şebekeleri hepimizin ortak düşmanıdır.
Bugün bize karşı kullanılan silahların yarın başka müttefiklerimize karşı kullanılmayacağının hiçbir garantisi yoktur.
Tarih bize bu tür ihmalkârlıkların daha sonra ölümcül tehditler olarak muhataplarına geri döndüğünü göstermiştir.
NATO’nun güvenilirliğini ve inandırıcılığını korumak istiyorsak müttefikler olarak terörün tüm tezahürleriyle mücadelede daha net, tutarlı ve samimi adımlar atmamız şarttır.
Zirvede bu konunun Türkiye için ne denli büyük hassasiyet arz ettiğini özellikle vurguladım.
Zirve marjında birçok devlet ve hükûmet başkanıyla da bir araya gelme fırsatı bulduk.
Görüşmelerde mevkidaşlarımla ağırlıklı olarak Ukrayna’daki gelişmeleri ele aldık, ittifak gündemi çerçevesinde fikir teatisi gerçekleştirdik.
70 yıldır ittifaka üye olan, ittifakın en büyük ikinci ordusuna sahip Türkiye, NATO'nun dününde ve bugününde olduğu gibi geleceğinde de söz sahibi olacaktır.
Biz kendi bağımsız dış politikamızı izlerken müttefiklik ruhu içinde NATO’ya gerekli katkıları vermeye devam edeceğiz.