Kalkandere Tarihine Bir Bakış
İshak Güven Güvelioğlu,
Türkler, dört bin yılı aşkın tarihleri boyunca Orta Asya’dan dünyanın çeşitli bölgelerine göç etmiş bir millettir. Nüfuslarının çokluğu ve hareketli hayatlarıyla dünya tarihinde önemli roller üstlenen ve göç ettikleri bölgelerde bazen göçebe bazen de yerleşik hayatı benimseyen Türk kavimleri, tarihte birçok imparatorluk, hanlık ve beylik kurmuştur.
Asya, Avrupa ve Afrika’da asırlarca hüküm süren Türk kavimleri, Orta Asya’dan çıktıklarında Şamanizm kültür ve inancına sahiptiler. Bazı Türk kavimleri göç edilen coğrafya ve temas kurulan topluluklardan etkilenerek değişik inanç ve kültürlerin etkisiyle asimile olarak Türklüklerini de kaybetmişlerdir.
1071 Malazgirt Zeferi ile Türklerin Anadolu’ya geldiği şeklindeki ifade yanlıştır. Bu tarih, Müslüman Türklerin büyük kitleler halinde Anadolu’ya gelişinin tarihidir. Halbuki bu tarihten asırlarca önce gerek Trakya, gerekse Kafkasya yoluyla gelip Anadolu’yu yurt tutan birçok Türk kavmi olmuştur. Nitekim bu kavimler arasında bulunan Hun-Sabir, Bulgar, Avar, Hazar, Uz (Oğuz), Peçenek, Kuman-Kıpçak ve Tatar Türkleri Şaman inancıyla geldikleri Anadolu toprakları ve Karadeniz bölgesinde Bizans döneminde Hıristiyanlaştırılmıştır. Hıristiyan olan Türk kavimleri genel olarak asimile olup Türklüklerini kaybettikleri gibi bunlar da yer yer Rumlaşmış, Ermenileşmiş veya Gürcüleşmişlerdir.
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sekiz sene sonra 1461 yılında merkezi Trabzon olan ve Karadeniz sahili boyunca Batum’a kadar uzanan Rum krallığı üzerine yapılan sefer ile bugünkü Gürcistan sınırına kadar olan bölgeyle birlikte Rize’de Osmanlı topraklarına katılmıştır. Fetihten 25 sene sonra, 1486 tutulmaya başlanmış Osmanlı Tapu Tahrir Defterleri’nden anlaşıldığına göre fetih sonrası Rize, Trabzon sancağının bir kazası haline getirilmiştir. O tarihte Karadere (Kalkandere) adıyla bir yerleşim yeri mevcut değildir. Fakat Bugünkü Kalkandere ilçesi dahilinde bulunan bazı köyler, Rize’nin köyü olarak kayıtlara geçirilmiştir. Bu bakımdan Karadere’nin yazılı tarihini günümüzden 527 sene önceye kadar indirmek mümkün olmaktadır. Bu tarihte kayıtlara geçen Rize köyleri arasında Tonik (Kızıltoprak), Pasalet (Aksu), Sivane (Hüseyinhoca) ve Sefdar (Yolbaşı) gibi köyler sayılabilir. Osmanlı döneminde çok düzenli tutulan kayıtlardan bölgede yaşayan insanların isimleri, köylerde üretilen tarla mahsulleri, değirmenler ve buralardan alınacak vergi miktarları tespit edilebilmektedir. Vergi vermekle mükellef kişilerin adlarına bakıldığında çok büyük bir kısmının Hıristiyan olmakla birlikte Türkçe adlar taşıdıkları görülmektedir. Bu durum bunların Müslüman olmadan önce bölgeye gelmiş ve Bizans tarafından Hıristiyanlaştırılmış Türk kavimleri olduklarını göstermektedir.
1682 yılında tutulan Avarız defteri incelendiğinde bugün mevcut olan hemen hemen bütün Kalkandere köylerinin o tarihte de mevcut olduğu görülmektedir. Yine bu defterden anlaşıldığına göre o tarihte Kalkandere köylerinde Müslüman olmayan bir tek kişi bile mevcut değildir. Çünkü fetihten sonra Rumeli’den getirilen Boşnaklar, Sivas ve Giresun üzerinden gelen Çepni Türkleri ile bölgenin İslamlaşması sağlanmaya başlanmıştır. Fethi sonrası bölgenin İslâmlaşmasına tesir eden en önemli faktör İran’daki Safavî hükümdarı Şah İsmail’in Sünnî Akkoyunlu Devleti’ne saldırması ile Erzurum-Tebriz tarafından gelen Akkoyunlu Türklerinin bölgeye yerleşmesidir. O dönemde o kadar kalabalık Akkoyunlu Türkmeni, Rize ve Trabzon bölgesine yerleşmiştir ki onların lehçesi bugün bile Rize ve Trabzon’da halen yaşamaktadır. Bölgemizde “ke” sesi “ç” ve “ge” sesi “c” biçiminde (Çatip/Kâtip, Coz/Göz, Cemi/Gemi, Çitap/Kitap, Çel/Kel sözlerindeki gibi) söylenmektedir. Bu lehçe Tebriz Türkçesiyle aynı ve bölgemize yerleşen Akkoyunlu Türklerinin hatırasıdır.
Osmanlı kayıtlarında Karadere adına ilk defa 1821 yılında rastlanmaktadır. Bu tarihte Karadere, Rize’nin bir nahiyesi durumundadır. 1835 yılında yapılan ve sadece erkeklerin kaydedildiği ilk nüfus sayımına göre Karadere’nin nüfusu 2301 kişidir. Kadınların da en az bu kadar nüfusa sahip olduğu dikkate alınırsa toplam nüfusun 4602 kişi olduğu anlaşılır. 1915 yılında Karadere nahiyesinin 23 köyü bulunmakta ve bu köylerde 2363 hane ve 13.426 nüfus yaşamaktaydı.
Karadere nahiyesinin sosyal durumunu etkileyen en önemli gelişme 1869 yılında İstanbul’da tahsilini tamamlayıp memleketine gelen Hüseyin Efendi’nin nahiye merkezinde bir medrese kurmuş olmasıdır. Rize’de kurulan 40 civarındaki medreseden en büyüğü ve eğitim bakımından en kalitelisi olduğu için Of’tan Hemşin’e kadar birçok öğrenci eğitimini burada yapmıştır.
1913 yılında Karadere nahiyesinin 25 köyü bulunmaktadır. Bu yıl Harbiye Nazırı (Savunma Bakanı) Enver Paşa memleketteki köy-mahalle adlarının Türkçeleştirilmesini emredince Karadere nahiyesinin köy adları da tespit edilen yeni adlar ile değiştirilmiştir.
1952 yılında Karadere Belediyesi kurulmuş, 1958 yılında Karadere nahiyesi ilçe statüsüne yükseltilirken kalkınması temennisiyle adı Kalkandere’ye çevrilmiştir.
Günümüzde Kalkandere ilçesinin 12 mahallesi ve 22 köyü vardır. Ayrıca Yolbaşı belediye dâhilinde de 6 mahalle mevcuttur.
Yazar/Haber : İshak Güven Güvelioğlu
Karadereden Kalkandereye Kitabında İlçemize ait ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.
https://www.kitapyurdu.com/kitap/kalkandere-karadereden-kalkandereye-tarih-halkiyat-ve-sahsiyetler/655572.html&filter_name=karadereden+kalkandereye
İshak Güven Güvelioğlu
RİZE ARAŞTIRMALARI VAKFI