Öncelikle, niçin ve neden bu hale geldik sorusunu sormadan edemiyorum!
Bendeniz, çocukluğum ve gençlik yıllarında da, yakınlarım, komşularım, akrabalarım, arkadaşlarım gibi
vefat eden ölülerimizin cenazelerine katılırdım.
O yıllarda (1900’lu yıllar öncesi) cami önünde cenaze namazı kılınacak olan cenazeye karşı, cenaze
namazı, defin işlemeleri ve mezardan ayrılana kadar, ölüye ve geride kalan acılı aile bireylerine büyük
bir edep, sessizlik ve hüzün içinde cenaze namazı bekleri, vefat eden merhum veya merhumenin
ölüm üzüntüsü cenazeye gelen hereksin kalbine ve yüzüne yansırdı.
Peki, şimdi böylemi?
Maalesef hiçte böyle değildir!
Genelleme yapmıyorum…
Örnek verelim, diyelim ki en çok biline Rize Sahil camisinde, (Artık bütün camilerimizin önü aynı
durumdadır) bir yakın ve tanıdığımızın cenazesine katılıyoruz. Aileye taziyelerini sunan çoğunluk
musallada cenaze namazının kılınması bekleyen ölüye ve arkasında dizilmiş yakınlarının karşısına
geçip, namaz saatini bekleyene kadar, siyasete, spor, sanat vs. yüksek tonda konuşmalar gırra gidiyor.
İçlerinde her türlü konuşmaların yapıldığı camii avlusundaki cenaze yanında kendini kaybedip
kahkaha atarak cenazede olduğunu unutanlarda az değil.
Niçin böyle olduk?
Ne diriden, ne de ölüden ibret almayan bir toplum olduk.
Vefat eden kişinin ailesine başsağlığı ve cenaze namazına katılmak için camii önüne gelen kişilerin
çoğunluğu da cenaze namazı öncesi o vaktin namazına katılmamakta, camii önünde her türlü kulise
devam etmektedirler. Bu durum vefat eden kişinin acısı kadar, çok acı ve düşündürücüdür.
Vakit namazının ardından cenaze namazı kılıp defin için mezarlığa götürülen ölülerimize ve acılı aile
fertlerine yapılan bu manevi saygısızlığa toplum olarak lütfen dur diyelim.
Allah rızası için bir, birimizi uyaralım.
Cenaze namazları, siyaset, spor, sanat, ticaret, turizm vs. gibi dünyalık meselelerin konuşulacağı ve
kulis yapılacağı, yer ve alanların olmadığını hepimiz biliyoruz.
Fakat olmamız gereken haleti ruhiye içeresinde neden olmuyoruz?
Son zamanlarda çokça şahit olduğumuz bu ortamlar, yüce inancımız ve maneviyatımızın geleceği
acısından oldukça düşündürücü bir durumdur.
Başta, Yeni Diyanet İşleri Başkanımız Sn. Prof. Dr. Ali Erbaş, (Hayırlı olsun) İl Müftülerimiz ve İmam
Hatiplerimizden, camilerin önünde musallada cenaze namazının kılınması için bekleyen rahmetlik
ölmüş ölülerimize ve acılı ailelerine saygılı ve ihlaslı olmaya, bu saygısızlığın ve duyarsızlığın manevi
günah derecesini anlatarak bu konuyu iyice işlemelerini rica ediyorum.
Sevgili Peygamber efendimizden bir örnekle yazımı bitiriyorum. Değerli okuyucularım; Cabir b.
Abdullah (r.a.) şöyle nakletmiştir;
Yanımızdan bir cenaze geçmişti. Resulullah efendimiz hemen o cenaze için ayağa kalktı. Biz de (ona
uyarak) kendisi ile beraber ayağa kalktık ve, "Ey Allah'ın Resulü! Bu bir Yahudi kadınının
cenazesidir." dedik.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm) buyurdu ki, "Şüphesiz ölüm korkunç bir şeydir. Cenazeyi
gördüğünüzde hemen ayağa kalkınız. Bu da bir insan değil mi?" buyurdu. ." (Müslim, Cenaiz, 78,
Hadis No:1593) (Müslim, Cenaiz, 78, Hadis no: 1596)
İşte bizler, böyle mübarek bir peygamberin ümmetiyiz. Selam ve dualarımla. b.a.k.
9184,82%2,67
34,38% 0,47
36,84% -0,60
2969,82% -0,20
4932,75% 0,96