9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55
Rize’deki Fırtına Vadisi için alınan koruma statüsünün düşürülmesi kararı, bölgeyi yapılaşma ve turizm tehdidine karşı savunmasız bırakıyor.
Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde yer alan Fırtına Vadisi’nde birinci derece koruma alanı olarak tescil edilmiş olan bölgenin koruma statüsü, üçüncü derece koruma alanına düşürüldü.
Bölge halkı ve doğa savunucuları, bu kararın Vadi’yi yapılaşma tehdidi ile karşı karşıya getireceğini ifade ederek hukuki mücadele başlattı.
Fırtına Vadisi’nde 1998’de çevrecilerin mücadelesi ile 1. Derece Doğal Sit Alanı olarak tescillenmiş olan bölgeler, artık “Doğal Sit-Nitelikli Doğal Koruma Alanı” ve “Doğal Sit-Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak tescil edildi. Daha önceki statüsü ile bilimsel çalışmalar dışında neredeyse insan girişinin bile yasaklandığı bölgelerde, artık rüzgar enerji santralleri (RES), güneş enerji santralleri (GES) ve bazı turizm faaliyetleri yapılabilecek.
Yeşil Gazete’ye konuşan Avukat Yakup Okumuşoğlu, Çamlıhemşinlilerin konuyla alakalı endişelerini anlattı ve “Bakanlığın yetkisi var ve canları nasıl isterse öyle yapıyorlar, bu bölgede birilerinin bir şeyler yapmak istediği, bu bölgelerin birilerine söz verildiği ortada” dedi.
Yakup Okumuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz Çamlıhemşinliyiz. Buraların bütün meraları, yaylaları, köyleri bizlere ait. İster bize tapu versin ister vermesin, biz buraları koruyabilmek için elimizden gelen bütün hukuki çabayı göstereceğiz. Pazartesi günü davamızı açtık, birinci etaptaki yerin yeniden değerlendirilmesine ilişkin kararın iptalini, bölgenin koruma statüsünün önceki haline döndürülmesini istiyoruz. Her bir noktasında itiraz edeceğiz. O alanlar Fırtına Vadisi’nin kalbi ve bu alanların yapılaşmaya açılması demek, Fırtına’da korunacak bir yer kalmayacağı anlamına geliyor.”
Bölgenin bir kısmı sit alanı, diğer kısımları ise milli park ve yaban hayatı koruma alanları olarak tescil edilmiş durumda. Okumuşoğlu, bölgedeki doğal yaşlı ormanların, alüvyon ormanlarının tehdit altında olduğunu söyledi:
“Fırtına Vadisi’nin gelecek kuşaklara olduğu haliyle aktarılması çok önemli. Gelecek kuşakların bu alanları ne şekilde değerlendireceklerini bugünden, zararlı faaliyetlerin önünü kesecek şekilde ve korunması gerekiyor. Arazinin kullanım fonksiyonlarının değiştirilmesi bizce çok yanlış. Dünyada Fırtına Vadisi gibi yerler pek az, hele günümüzde sürekli nüfus artışı, sanayileşme ve kentleşme noktasında bu doğa alanları her gün daha da değerli hale geliyor. Burası gezegenin nefes aldığı bir yer, canlılığın kaynağını oluşturan ekolojik bölgelerden biri. Bu bölgelere insan girişinin bile sınırlandırılması gerekir.”
Fırtına Vadisi
‘Zararlı faaliyetleri arttırmak istiyorlar’
Ayder yaylasında ve Vadi’nin Elevit yaylasına uzanan diğer tarafında Rize Pazar’dan başlayan araç kuyrukları oluştuğunu ifade eden Okumuşoğlu, bir milli parkta, bir sit alanında dünyanın hiçbir yerinde böyle bir insan yükünün kabul edilemeyeceğini aktardı ve “Üstelik bunu bir de arttırmayı hedefliyorlar. Mevcut zararlı faaliyetleri durdurmadıkları ve bölgeyi korumadıkları gibi, daha da fazla kitle turizmini oraya çekme amacıyla yapıyorlar bunu. Şimdi vadinin dokunulmamış ve nispeten az dokunulmuş bölgelerinin de koruma statüsü bu yüzden düşürülüyor” dedi.
Açılan davada bölgenin koruma statüsünün yeniden yükseltilmesi isteniyor.
Ülkede yargının durumunun da pek iç açıcı olmadığını ifade eden Okumuşoğlu, “Dolayısıyla yargıya intikal etmiş olması buraların korunacağı anlamına gelmiyor. Yargıda olup bitenlerin pek çok örneğini biliyoruz, yargı yoluyla korunabilmesi imkanı olacak mı olmayacak mı, önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ancak çok ciddi kaygılarımız var” ifadelerini kullandı.
Fırtına Vadisi’nden vazgeçemeyiz
Fırtına Vadisi’ndeki ekolojik zenginlik, biyolojik çeşitlilik ve kültürel miras, onu sadece Türkiye için değil, aynı zamanda dünya için de önemli bir alan haline getiriyor.
Vadi, 537 odunsu bitki, 136 kuş, 30 memeli, 21 sürüngen ve 116 endemik bitki türüne ev sahipliği yapıyor ve bu çeşitlilikle biyolojik bir hazine olarak kabul ediliyor. Ayrıca, deniz alalarının yumurta dökmek için göç ettiği Fırtına, Hemşin ve Çağlayan dereleri gibi su kaynaklarına da sahip.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından koruma altına alınması gereken 200 ekolojik bölge arasında gösterilen Fırtına Vadisi, bu özellikleriyle ulusal ve uluslararası koruma çabalarının merkezinde yer alıyor. WWF’nin 1999 yılında Avrupa’nın biyolojik çeşitlilik bakımından en değerli olan ve acil olarak korunması gereken 100 ormanını belirlemesiyle, Fırtına Vadisi de “Avrupa Ormanlarının Sıcak Noktaları” arasında yer aldı.
Vadinin jeolojisi, topografyası ve iklimi, zengin bir tür çeşitliliğine ve çeşitli habitatlara ev sahipliği yapıyor. Deniz seviyesinden itibaren 4 bin metre yüksekliğe kadar uzanan bir alanda, farklı karakterdeki ılıman ormanlardan alpin çayırlara kadar uzanan çeşitli bitki örtüsü bulunuyor. Fırtına Vadisi’nin, Rize İli bitki taksonu sayısının yarısından fazlasını barındırdığı ve özellikle Kaçkar Dağları‘nın Doğu Karadeniz‘deki endemik taksonların yüzde 30’una ev sahipliği yaptığı belirlenmiş durumda.
Kaynak: www.haberetanik.com/